Okurken size nağmelerin eşlik etmesini isterseniz tıklayınız.
Eminönü, İstanbul’un
içinde başka bir İstanbul, büyüsü ise
hemen sizi ele geçiriyor. Önce Mısır Çarşısı'nın yanında bulunan çiçek tohumlarından, kedi, köpek mamalarına
kadar her şeyi bulabileceğiniz Çiçek Pazarı karşılıyor sizi. Simitçisi, mısırcısı,
kestanecisi hepsi oradadır.
Buradan ayrılıp Mısır Çarşısı'na bir tarihin içine giriyoruz. Mısır Çarşısı Eminönü'nde Yeni Cami'nin hemen arkasında ve Çiçek Pazarı'nın yanında bulunmaktadır.
İstanbul'un en eski kapalı çarşılarından olan Mısır Çarşısı 1660 yılında Turhan Sultan tarafından yaptırılmış. Mimarı Kazım Ağa'dır.Çarşı son olarak 1940-1943 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından restore edilmiş.Aktarlarıyla meşhur bu çarşıda halen tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünlerin yanı sıra, kuru yemiş, şarküteri ürünleri, değişik gıda maddeleri satılmaktadır. Pazar günleri ise kapalıdır.*
Ayrıca envai çeşit turistlik eşyanın satıldığı bu çarşıda fiyatlarda öncelikle turistlere yönelik olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İyi bir pazarlık gücü mutlaka gerekli, iyi pazarlık ediyorum diyorsanız korkacak bir şey yok. Ayrıca çok gezmek gerekir, bir iki mağazaya sormakla olmaz derim. Örneğin Antep işi iki kişilik kahve fincanı takımı 85 TL’den 45-50 TL’ye inebiliyor.
Galeri Set’te ise 16. Ve 17.yüzyıllarda Osmanlı Sarayında kullanılmış el yapımı özel fincanları, Atatürk’ün rakı içerken kullandığı bardak takımını burada bulabilirsiniz. Kahve fincanlarının fiyatı tane 85 TL’den, rakı bardaklarının fiyatı ise 35TL’den başlamakta.
Tüm bu gezme, koşuşturma ve pazarlık yordu bir soluklanmak isteriz
derseniz size Mısır Çarşısı'nın içinde
bulunan “Pandeli Resturant”ı öneriyorum.
Pandeli’nin merdivenlerinden çıkmaya başladığınız andan itibaren Mısır
Çarşısı'nın kalabalığından uzaklaşmaya başlıyorsunuz. İçeri girdiğinizde Pandeli’nin ortaklarından Cemal Biberci ve Şef Zeki Köseoğlu’nun güleryüzü , ilgi alakası sohbeti karşılıyor sizi.
Pandeli Türk mutfağının
seçkin örneklerini sunmakta. 1901 yılında Pandeli Çobanoğlu tarafından
kurulmuş. Pandeli Niğdeli Rumlardan.
Küçük yaşta bir handa hamamda çalışan babasının yanına gelmiş. Yemeklerin
olduğu vitrinlere bakar ve hayaller kurarmış. Bir köftecide bulaşıkçı aranıyor
ilanı ise hayatını değiştirmiş. Orada öğrendiği
köftenin sırları ile kendisi köfte piyaz yapmaya ve satmaya başlamış .
Sonra Yağcılar iskelesinde üç katlı bir
dükkan açmış. Yemekleri lezzeti ile
ünlenmiş.
Mustafa Kemal’in de aralarında bulunduğu birçok devlet adamı ve sanatçı tarafından sık
gidilen bir mekan olmuş. Hatta Mustafa Kemal henüz kolağası iken Pandeli’ye
gider kasada kendisi ile dertleşir şakalaşırlarmış. Ancak o zamanlar
memurlara düzenli maaş ödenemediğinden parası çıkışmadığı zamanlar
olurmuş Mustafa Kemal’in . Pandeli de “bırak begimu ay başında ödersin” dermiş.
Mustafa Kemal de hesabı aybaşında kapatırmış. Yıllar sonra Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı
olduğunda erkanı ile gitmiş Pandeli’ye. Masalar donatılmış, yenilmiş içilmiş Mustafa Kemal , Pandeli’ye “emret de hesabı
getirsinler” deyince, Pandeli de yıllar öncesinde ki gibi dalmış “bırak begimu
ay başında ödersin” demiş .Mustafa Kemal yerinden kalkmış ve Pandeli’ye sarılıp
yanındakilere dönüp“işte bu yüzden severim ben bu kafiri” demiş.
6-7 Eylül olaylarında dükkanı yağmalanınca hayata küsmüş
Pandeli. Yunanistan'a döneceği sıralarda dönemin başbakanı Adnan Menderes ve
Cumhurbaşkanı Bayar’in "Pandeli Türkiye’ye lazımdır ve burada kalacaktır"
kararı ile Pandeli şimdi bulunduğu yerdeki lokantasını açmış o gündür burada
hizmet vermektedir.
Ne mekanlar vardır ki içinde ne hikayeler taşımaktadır. Tek
yapmamız gereken durup biraz dinlemektir.
Hadi hayatınıza bir tutam tat için küçük bir mola..
Müge
Müge
*www.turkcebilgi.com
www.pandeli.com.tr
Pazar günleri açık
YanıtlaSil